Kripto dünyası insanlarını tanımlayan bir söz var: Spot alım yapmaya gücü yetmiyor, kontrat açmaya cesareti yok, ağzında servet özgürlüğü diyor ama elindeki sadece takip edilen emir. Kardeşler, buna ne denir? Buna denir ki - gönül dağ gibi, ama hayat kağıttan ince.

Ticaret yöntemleri açısından en korkulan şey, yatırımı şansa bırakmaktır. Şans şansa, yatırım ise mantığa dayanır. Her gün "Buda huzur versin" demektense, zincir üzerindeki verileri ciddiyetle incelemek daha iyidir.

Biraz somut bilgi verelim, kripto para seçerken üç soru:
Birinci soru: Ekosistem desteği var mı? (Ekosistemi olmayan coin, köksüz su başı gibidir)
İkinci soru: Anlatısı var mı? (Anlatısı olmayan coin, peşinden koşan kimse olmayan bir idol draması gibidir)
Üçüncü soru: Likiditesi var mı? (Likiditesi olmayan coin, derin bir çukur gibidir, içine atladığınızda çıkamazsınız)

Ticaret üç düşünce: 
Birinci düşünce: Alırken, tavana bakmayı bırak, önce dip noktasının nerede olduğunu düşün. 
İkinci düşünce: Sözleşme yapmadan önce, kendinize sorun, zararı durdurma noktası yazılı mı? 
Üçüncü düşünce: Pozisyonunuzla rahat uyuyabiliyor musunuz? Eğer uyuyamıyorsanız, bu aşırı hırslı olduğunuz anlamına gelir.

Kripto dünyasında zenginlik özgürlüğü aslında bir safsatadır. Gerçek özgürlük, hesap numaralarının ne kadar katlandığı değil, piyasa verilerini rahatlıkla açabilmek, gülümseyerek telefonu kapatabilmek ve yine de güzel bir uyku uyuyabilmektir.

Dürüst olmak gerekirse, kripto dünyasında para kazanamamanın çoğu zaman nedeni piyasanın tuzakları değil, kendi aceleciliklerimizdir. Zengin olma hırsıyla, geri dönüş hırsıyla doluyuz ve sonuç olarak piyasalar bizi ‘hayırseverler’ olarak eğitiyor. Tanrı’ya dua etmektense, zihnimizi eğitmek daha iyidir. Bir gecede on kat kazanma hayali kurmak yerine, küçük zaferlerle büyük zaferler kazanmak için sağlam adımlarla ilerlemek daha iyidir.

Mali özgürlük, bir hayal değil, sabırla elde edilen bir başarıdır. #加密市场反弹# #比特币远古巨鲸持续出清# #稳定币行业发展#