Son günlerde Federal Rezerv (FED) Eylül'de faiz indirimine gidip gitmeyeceği konusundaki tartışmalar ısınmaya devam ediyor. Bu sorunu farklı açılardan analiz edelim.
Federal Rezerv (FED) para politikalarının yöneticisi olarak, birincil görevi doların istikrarını sağlamaktır. Ancak, mevcut küresel ekonomik durum değişim göstermektedir. Japonya dışında, çoğu büyük ekonomi faiz indirme döngüsüne başlamıştır, Euro Bölgesi ise hatta yüzlerce baz puanlık faiz indirimleri yapmış olup, dolar ile olan faiz farkı 200 baz puana kadar genişlemiştir.
Piyasa açısından bakıldığında, enflasyon oranı (CPI) %3'ün altında kaldığı sürece, reel faiz oranları %1 ile %2 arasında sürdüğü sürece, Federal Rezerv (FED) Euro Bölgesi'ni örnek alarak erken bir faiz indirimine gidebilir. Ancak, Trump yönetiminin gümrük politikaları ve mali teşvik önlemleri, büyük bütçe açığı gibi, durumu karmaşık hale getirdi. Gümrük gelirleri artsa da, yine de faiz giderlerini karşılamak için yeterli değil ve bu da borcun sürekli artmasına neden oluyor. Bu politikalar, belirli bir ölçüde reel faiz oranlarının yükselmesinin yarattığı soğutma etkisini telafi etti.
Ancak, en son ekonomik durum, faiz indirimleri için elverişli koşullar yaratıyor gibi görünüyor. ABD, birçok önemli ekonomi ile çerçeve anlaşmalarına vardı ve gümrük vergilerinin düşürülmesi bekleniyor, bu da arz tarafındaki baskıyı hafifletecek. Aynı zamanda, Çin ile yapılan geçici gümrük anlaşması da uzatıldı. Eğer Trump, Eylül ayından önce yeni bir politik dalgalanma yaratmazsa ve Temmuz ile Ağustos aylarındaki Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) verileri piyasa beklentileriyle uyumlu ya da daha düşük gelirse, o zaman faiz indirimleri için politik bir ortam zaten mevcut.
Şu anda, piyasa genel olarak faiz indirimini destekliyor ve politika düzeyinde de bunun için bir alan bırakılmış durumda. Eğer Trump, büyük ekonomilerle olan anlaşmayı hızlı bir şekilde hayata geçirebilirse ve politika belirsizliğini azaltabilirse, Federal Rezerv (FED) daha agresif bir faiz indirimine gidebilir.
En son açıklanan ekonomik veriler, faiz indirim olasılığını daha da destekliyor. Temmuz ayı Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) verileri açıklandıktan sonra, Eylül ayında 25 baz puan faiz indirimi beklentisi oldukça netleşti. Eylül ayı Üretici Fiyat Endeksi (PPI) verileri ise beklentileri aştı, bu da Eylül ayında 25 baz puan faiz indiriminin neredeyse kesinleştiği anlamına geliyor.
Yukarıda özetlendiği üzere, Federal Rezerv (FED) her zaman para politikası konusunda temkinli olmakla birlikte, mevcut ekonomik ortam ve politika yönelimi Eylül ayında faiz indirimine zemin hazırlıyor gibi görünüyor. Gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz ve Federal Rezerv'in nihai kararını bekleyeceğiz.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Son günlerde Federal Rezerv (FED) Eylül'de faiz indirimine gidip gitmeyeceği konusundaki tartışmalar ısınmaya devam ediyor. Bu sorunu farklı açılardan analiz edelim.
Federal Rezerv (FED) para politikalarının yöneticisi olarak, birincil görevi doların istikrarını sağlamaktır. Ancak, mevcut küresel ekonomik durum değişim göstermektedir. Japonya dışında, çoğu büyük ekonomi faiz indirme döngüsüne başlamıştır, Euro Bölgesi ise hatta yüzlerce baz puanlık faiz indirimleri yapmış olup, dolar ile olan faiz farkı 200 baz puana kadar genişlemiştir.
Piyasa açısından bakıldığında, enflasyon oranı (CPI) %3'ün altında kaldığı sürece, reel faiz oranları %1 ile %2 arasında sürdüğü sürece, Federal Rezerv (FED) Euro Bölgesi'ni örnek alarak erken bir faiz indirimine gidebilir. Ancak, Trump yönetiminin gümrük politikaları ve mali teşvik önlemleri, büyük bütçe açığı gibi, durumu karmaşık hale getirdi. Gümrük gelirleri artsa da, yine de faiz giderlerini karşılamak için yeterli değil ve bu da borcun sürekli artmasına neden oluyor. Bu politikalar, belirli bir ölçüde reel faiz oranlarının yükselmesinin yarattığı soğutma etkisini telafi etti.
Ancak, en son ekonomik durum, faiz indirimleri için elverişli koşullar yaratıyor gibi görünüyor. ABD, birçok önemli ekonomi ile çerçeve anlaşmalarına vardı ve gümrük vergilerinin düşürülmesi bekleniyor, bu da arz tarafındaki baskıyı hafifletecek. Aynı zamanda, Çin ile yapılan geçici gümrük anlaşması da uzatıldı. Eğer Trump, Eylül ayından önce yeni bir politik dalgalanma yaratmazsa ve Temmuz ile Ağustos aylarındaki Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) verileri piyasa beklentileriyle uyumlu ya da daha düşük gelirse, o zaman faiz indirimleri için politik bir ortam zaten mevcut.
Şu anda, piyasa genel olarak faiz indirimini destekliyor ve politika düzeyinde de bunun için bir alan bırakılmış durumda. Eğer Trump, büyük ekonomilerle olan anlaşmayı hızlı bir şekilde hayata geçirebilirse ve politika belirsizliğini azaltabilirse, Federal Rezerv (FED) daha agresif bir faiz indirimine gidebilir.
En son açıklanan ekonomik veriler, faiz indirim olasılığını daha da destekliyor. Temmuz ayı Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) verileri açıklandıktan sonra, Eylül ayında 25 baz puan faiz indirimi beklentisi oldukça netleşti. Eylül ayı Üretici Fiyat Endeksi (PPI) verileri ise beklentileri aştı, bu da Eylül ayında 25 baz puan faiz indiriminin neredeyse kesinleştiği anlamına geliyor.
Yukarıda özetlendiği üzere, Federal Rezerv (FED) her zaman para politikası konusunda temkinli olmakla birlikte, mevcut ekonomik ortam ve politika yönelimi Eylül ayında faiz indirimine zemin hazırlıyor gibi görünüyor. Gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz ve Federal Rezerv'in nihai kararını bekleyeceğiz.